5 Şubat 2018 Pazartesi







KÜRESEL ISINMA VE SU SORUNU




Dünyadaki suyun, kimine göre yüzde 97’si, kimine göre ise yüzde 97,5’i tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye klan yüzde 2,5–3 gibi bir kısım ise, tatlı sudur.
Bu tatlı suyun yüzde 68,3’ü buzullar ve buz dağlarından oluşmaktadır. Yeraltı sularıysa yüzde 31,4 tür. Yani yeryüzündeki su, tatlı suların sadece 0,3 gibi küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bunun da yüzde 87’si göllerde, yüzde 11’i bataklıklardadır. Nehirlerdeki suyun miktarı ise sadece yüzde 2’dir. Uzaydan bakınca suküre gibi görünen dünyamızın içilebilir ve kullanılabilir su konusundaki durumu budur.
Bugün dünyamızda suyla ilgili olarak şöyle bir tablo daha görmekteyiz.
·           Dünyanın yüzde 20’si yeterli su hizmeti alamıyor.
·           Bir milyardan fazla insan içecek yeterli temiz su bulamıyor.
·           2,5 milyardan fazla insan su kaynaklı hastalıklara karşı korunamadığı için, her gün 10 bin ila 20 bin çocuk ölüyor. Aslında bu ölümler önlenebilir durumda.
·           Latin Amerika, Afrika ve Asya’da kolera salgınları yaygın durumdadır. Hindistan’da ise, insanlar arsenik karışmış su içiyorlar.
·           Sulamada kullanılan su, dünyada kullanılan tatlı suyun yüzde 73’üdür.
·            2010 yılında sulanan tarım alanının 290 milyon hektar, 2050 yılında ise 330 milyon hektar olacağı hesaplanmaktadır. Dünyada işlenebilir toplam arazi ise, 3,2 milyar hektar civarındadır. Şu an kişi başına düşen tarım arazisi 0,23 hektar iken, bu miktar 2050 yılında nüfus artışından ötürü 0,15 hektar düşecektir.Şimdi ülkemizde suyun durumuna kısaca bir göz atacak olursak, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır.
·           Ülkemizde kişi başına düşen yıllık su miktarı 1830 metre küptür. Bu miktarın, 20 yıl sonra, 980 metre küpe ineceği öngörülmektedir. Şu an dünya ortalamasıysa, 7600 metre küptür.
·           Yenilenebilir su potansiyelimiz 234 milyar m3 tür. Bunun 41 milyar m3 ü yeraltı suyu, 193 milyar m3’ü de yerüstü sularından oluşmaktadır. Ekonomik anlamda tüketilebilecek yer altı ve yerüstü suyumuzun miktarı ise, 110 milyar m3 olarak tahmin edilmektedir.
·           Suyun yüzde 72’si tarımda, yüzde 18’i konutlarda, yüzde 10’u ise sanayide kullanılmaktadır.
·           Tarımda uygulanan sulama sisteminin yüzde 88’i ilkel bir yöntem olan “salma” yöntemidir. Oysa damla yöntemiyle en az yüzde 70–80 arası tasarruf sağlanmaktadır.
·           Son 40 yılda, sulak alanlarımızın yarısını kurutmuş durumdayız. Bu kuruma ya da kurutma işi hâlâ devam etmektedir.
·           Nehirlerimiz, göllerimiz, su havzalarımız ve yeraltı sularımız hızla kirletilmektedir.
·           Topraklarımızın 25,8 milyon hektarlık kısmı sulanabilir arazilerden oluşmaktadır. Ekonomik olarak sulanabilir arazi ise, 8,5 milyon hektardır. Şu an, bunun da 4,9 milyon hektarlık kısmı sulamaya açılmış durumdadır.
·           Dünyada sulanabilir araziler tarım yapılan arazilerin yüzde 17’sini oluşturmasına karşın, bitkisel üretimin yüzde 40’ı bu alanlardan elde edilmektedir.
Yukarıdaki tabloya baktığımızda, asıl sorunun, “Ayşe teyze”nin banyo yapması ya da bulaşığını bol su ile durulaması olmadığı ve olamayacağı net olarak anlaşılacaktır. Asıl sorun, suyun kirletilmesidir. Öncelikle su havzalarının korunması gerekiyor. Bunun için su havzalarında eğer tarımsal faaliyetler yapılacaksa, bu uygulamaların kirletici olmamasına, özellikle bu havzalarda hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesine dikkat etmek gerekmektedir. Ancak bu şekilde yeraltı ve yerüstü sularımızın kirletilmesinin önüne geçilmesi mümkün olacaktır. Tarımda kullanılan suyun daha etkin kullanımı için; sulama yöntemlerinin damla yöntemine dönüştürülmesi gerekmektedir. Şehir sularının şebeke kayıp ve kaçaklarının yüzde 40’lardan, olması gereken en az düzeye indirilmesi gerekmektedir. İşte bütün bunlar yapıldıktan sonra, sıra, dişlerimizi fırçalarken ne kadar su tüketeceğimize, ya da daha az su kullanmamızı sağlayan tuvaletler kullanmamız konusuna da gelecektir.
Diğer yandan, su bedelleri oldukça yüksek olduğu için, dar gelirli insanlar zaten tasarruf yapmaktadırlar. Nerede görülmüş halkımızın küvetleri sıcak suyla doldurup köpüklü banyo yaptığı? İnsanlarımızın çoğu bu tür sahneleri ancak filmlerde görmektedirler. Yani kimse merak etmesin, halkımız çok iyi tasarruf etmektedir. Aynı şekilde, elektriği, yakıtı ve telefonu da idareli kullanmaktadır halkımız. Zaten öyle olmasa, su, elektrik, telefon faturaları ödenemeyeceği için ilgili şirketlerce kesilir ve yüzde yüz ‘tasarruf’ sağlanmış olur.

9 Ocak 2018 Salı




PEYZAJ UYGULAMALARINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Peyzaj tasarımı uygulamalarında karşılaşılan sorunlar başlıca üç ana nedene dayanmaktadır: Eğitim programlarının farklılığı, Peyzaj Mimarının niteliği, meslek odasının yeterli yasal güce sahip olmaması. Ülkemizde Peyzaj Mimarlığı eğitimi veren üniversitelerin eğitim programlarının farklılığı, peyzaj mimarları arasında kavram karmaşasına ve farklı tasarım anlayışlarına neden olmaktadır. Söz konusu üniversitelerin eğitim politikalarının, sektörel gelişimi sürekli takip ederek mesleki süreç içerisinde yenilenmeye açık olma ihtiyaçları vardır. Ancak bu şekilde mesleki eğitimini tamamlayan peyzaj mimarı, çalışma hayatını oluşturan piyasaya kolay adapte olarak mümkün olduğunca az hata ile mesleğini icra edebilecektir. Genellikle mesleğin planlama değil sadece tasarım ölçeğinde hizmet verebilen peyzaj mimarı, ulusal ve uluslararası standartlara uygun, uygulama aşamasında yorumlara imkan tanımayan ve hiçbir soru işareti barındırmayan tasarımlar üretmeli, tasarımların uygulama çalışmalarında ise meslektaşları arasında parasal anlamda haksız rekabet yerine kalitede rekabet oluşturmalıdır. Peyzaj Mimarı'nın bir başka görevi ise uluslararası mesleki gelişmeleri takip ederek bu anlamda kendini diğer ülkelerdeki meslek sahiplerine eşdeğer kılacak yenilikçi bilgilerle donatması ve geliştirmesidir. Peyzaj Mimarları Odası, peyzaj tasarım projelerinin üretilmesi aşamalarında bu düzenlemeleri hayata geçirecek altyapıyı oluşturmak, peyzaj mimarlığı mesleği ve meslek hizmetinin etkinliğini, verimliliğini ve gelişimini sürekli kılacak, meslek mensuplarına değişen dünya koşulları, bilimsel - teknolojik gelişmeler ve toplumsal gereksinimler çerçevesinde mesleki formasyonlarını sürekli geliştirme ortamlarını, olanaklarını ve fırsatlarını sunma misyonunu taşımaktadır. Meslek odası piyasada standardizasyon ve eğitim sonrası mesleğin uygulama alanına yönelik sorunlarını çözebildiğinde, peyzaj mimarlığı mesleği daha da güçlenecektir. Bunların gerçekleştirilebilmesi de tüm peyzaj mimarlarının kurumsal çatı altında bir arada ve aynı amaç uğrunda mücadelesi ile mümkün olacaktır.

15 Kasım 2017 Çarşamba




KIŞ BAHÇELERİNDE BİTKİ BAKIMI


İnsanlar yaşam kalitesini arttırmak için yaşadıkları her ortamda yeşile ve doğaya gereksinim duyarlar. Bu gereksinim iç mekânda bitki yetiştirme eğilimini ortaya çıkarır. Ancak iç mekân denilen bina içlerinde kısıtlı güneş ışınları nedeniyle birçok bitkinin yetiştirilmesi mümkün değildir. İnsanların yeşile ve doğaya olan özlemi kış bahçelerini ortaya çıkarmıştır. Kış bahçesi bir anlamda bitkileri evin içerisine davet etmektir.
Işığı direkt tepeden alan, bol ışıklı, yüksek tavanlı, içerisinde değişik tür bitkilerin yetişebileceği; ısıtması olan, sera şeklindeki odalar kış bahçesi olarak adlandırılmıştır. Kış bahçeleri, genelde oturma birimine ilave olarak düşünülmüş, ek birimler olabileceği gibi, oturma biriminin ortasında veya kopuk bir sera şeklinde olabilir. Kış bahçeleri yapımımda unutulmaması gereken en önemli noktalardan birisi havalandırmadır. Bitkilerin yaz aylarının sıcağından bunalmamaları için muhakkak havalandırma yapılmalıdır. Bir diğer unsur da kış bahçesi oturma birimiyle birleşikse, oturma biriminden en az bir kapıyla ayrılmasıdır. Bu bahçede mikro-klimanın sağlanması için önemlidir.
Bahçe içerisinde, yere dikim yapılacaksa, alt yapı hazırlanırken drenajı iyi yapılmalıdır. Dikim için taban yüzeyinde bitki parteri hazırlanabileceği gibi yükseltilmiş duvarlarla da bitki tarhı hazırlanabilir. Bunların haricinde yer dikimi yapmadan, sadece dekoratif saksılar içerisinde de bitkiler kullanılabilir. Kapalı alan içerisinde kullanılacak olan toprağın steril olmasına dikkat edilmelidir. Kış bahçesi içerisinde küçük süs havuzu yapılabilir. Küçük bir ayrıntı olmasına rağmen kış bahçesinde bir adet musluk bulundurmak çok işe yarayacaktır. Uygun ortam sağlandığı takdirde her bitkiyi kış bahçesinde yaşatmak mümkündür. Ancak bitki seçimine dikkat edilmesi gerekir. Hızlı büyüyen ve çok boylanabilen bitki türlerinden kaçınılmalıdır. Çocukların ve ev hayvanlarının bulunduğu ortamlarda, batıcı ve zehirli bitkiler tercih edilmemelidir. Bitki seçimde elbette kişisel tercihler öne çıkacaktır. Ancak etkili ve estetik bir görüntü elde edebilmek, bitkilerin birbiriyle uyumuna ve ortam isteklerine bağlıdır. Örneğin; nemli ortam isteyenlerle kurak ortam isteyenler, birlikte kullanılmamalıdır. Buradan yola çıkarak kış bahçelerinde kullanılabilecek bitkiler; Ilıman İklim Bitkileri, Nemli Tropik İklim Bitkileri, Kurak Tropik İklim Bitkileri olarak üç grupta incelenmiştir.


KIŞ BAHÇESİ ILIMAN İKLİM BİTKİLERİ
Bu kış bahçesinde, bahçe içi sıcaklığın 0 ˚C altına düşmeyecek şekilde ısıtma sistemi ayarlanır. Bitki tercihi yapılırken soğuğa dayanıklı bitkiler kullanılır. Bu bahçelerde görselliği artırmak ve tropik etki yaratmak için geniş yapraklı bitkiler ve kışın sıcaklık istemeyen palmiye türleri kullanılabilir. Ilıman iklim kış bahçesinde kullanılabilecek bazı bitki türleri;
Fatsia japonica (Salon Aralyası), Musa ornata (Süs Muzu), yaprak ayalarının büyük olması nedeniyle tropik etki yaratmak için kullanılabilecek önemli türlerdendir.Şamadora türleri iç mekân ve kış bahçelerine en uygun palmiyelerdir. Gölge ortam isterler, üzerlerine direkt güneş ışını geldiği takdirde yaprakları yanar. Chamaedorea microspadix (Küçük Çiçek Saplı Şamadora)  ve Chamaedorea radicalis (Gövdesiz Şamadora)şamadora ailesinin dona dayanıklı iki türüdür.

Livistona chinensis (Çin Livistonası), ülkemizde fazla bilinmemesine rağmen, büyük, parlak yeşil yaprakları ve çok yavaş büyümesi nedeni ile Avrupa da sıklıkla kullanılan bir kış bahçesi bitkisidir. Rhapis excelsa (Salon Palmiyesi) gölge ve az ışığa dayanıklılığı nedeni ile iç mekânda seçilebilecek en güzel palmiyelerdendir. Parçacıklı yaprakları ve kardeşli yapısıyla güzel bir görünüme sahip olan bu palmiye yavaş büyür.
Cycas revoluta (Japon Sikası), kış bahçelerinde yetiştirilmeye uygun son derece alımlı fosil bitkilerdir.
Yucca guatemalensis (Fil Ayaklı Yukka), ülkemizde İç Mekân Yukkası olarak da bilinen, yumuşak yapraklı, dikenleri olmayan bu bitki gösterişli gövdesi ve geniş kaidesi ile kış bahçesine uygun bir türdür.
Ruscus hypoglossum (At Dili Bitkisi), Aspidistra elatior (Salon Yaprağı), fazla boylanmayan, sert ve geniş yapraklı, iç mekâna son derece uygun bitkilerdir.
Phormium tenax variegata (Alacalı Formiyum), Nandina domestica(Cennet Bambusu), Acuba japonica (Akuba), Alternanthera dentata ruby (Kırmızı Alternantera), Ficus repens variegata (Alacalı Yayılıcı Bodur Kauçuk) renkli yapraklarının sayesinde ortamı tek düzelikten kurtarırlar.

17 Ekim 2017 Salı

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE EKOLOJİ





KENTSEL DÖNÜŞÜMDE EKOLOJİ

Avrupa kentsel şartında da görüldüğü üzere kentlerde doğal kaynakların korunması, yaşam alanlarının sağlıklaştırılması ve insan-doğa etkileşimine elverişli alanların oluşturulması konuları özellikle vurgulanmıştır. Kentsel dönüşümün başlıca odaklarından biri kent ekosistemi olmalıdır. İnsan, flora, fauna ve tüm çevresel öğeler kent ekosistemini oluşturan dinamiklerdir. Bu dinamikler kendi aralarında olduğu kadar kent ile de etkileşim içindedir. Doğal ekosistemlerin aksine kent ekosisteminde insan faktörü baskın rol oynamaktadır. Kentsel dönüşüm, geçmişte yapılan ekolojik yönden hatalı mekansal planlamanın telafisi için de fırsattır.

Ekolojinin “en uygun çözümü doğa bulmuştur” şeklinde bir kuralı vardır. Doğayı taklit etmek, ekolojik tasarımda başarılı olmanın en etkili yoludur. Eko-yapılar gibi modern ekolojk tasarım modelleri aslında geleneksel mimarinin taklidi niteliğindedir. Günümüzde teknoloji ve sanayinin imkanlarından faydalanılarak oluşturulmaya çalışılan, enerji etkinliği, biyo-konfor ve doğal kaynak koruma hedefleri, aslında geleneksel mimaride doğal yöntemler ile çözülmüş hususlardır. Örneğin, yapı çevresinde ekolojk peyzaj tasarımı ile doğal yöntemler kullanılarak yapıların enerji tüketimi ve ekolojik baskıları azaltılabilmektedir.

EKOLOJİK PEYZAJ TASARIMI

Ekolojik peyzaj tasarımı, kentlerin daha yaşanabilir yerler haline gelmesi, enerji kullanımının minimize edilmesi, minimum kaynak kullanımı ile maksimum fayda elde edilmesi açısından önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentsel peyzajın en küçük ölçeği olan yapı ve çevresinde yapılacak ekolojik peyzaj tasarımı, yapıların kent ekosistemi üzerindeki çevre zararlarını tolere edebilir. Örneğin, biyo konforun yapay yollarla sağlanması yerine bitkisel tasarım ile iklim kontrolü sağlanarak klima kullanımı azaltılabilir. Atık sular dönüştürülebilir ve yüzey akış suları ekosisteme kazandırılabilir. Kent bütününde de aynı mantık ile ekolojik çözümler üretilebilir. En başta da bahsettiğim gibi kentsel dönüşüm ancak kentin bütününde ele alındığında ekolojik açıdan başarıya ulaşabilir.

28 Eylül 2017 Perşembe

SONBAHARDA BAHÇE BAKIMI NASIL YAPILIR



SONBAHARDA BAHÇE BAKIMI NASIL YAPILIR?

Sonbahar kendini iyice hissettirmeye başladı.
Kendimizi nasıl ki kışa hazırlıyorsak, bahçelerimizi de kış mevsimine hazırlamamız gerekiyor.
Bu amaçla sizlere sonbaharda bahçe bakımı nasıl yapılır? Kısa bilgiler vermek istedik.

Öncelikle dökülmeye başlamış olan ağaç yaprakları ile diğer bahçe artıklarınızı tırmıkla toparlayıp biriktirmeye başlayın. Atmayın ki, önümüzdeki baharda bahçenizde torf olarak kullanın. Sonbahar yağmuru toprağı iyice tavına getirmeye başladı artık. Yaz çiçekleriniz artık solmuştur, bunları temizlemelisiniz. Toprağı çapalayarak işlemeli ve yapacağınız yeni bitki dikimleri için hazırlamalısınız. Toprak yaz aylarında sıcak nedeniyle iyice sıkışmıştır ki bundan dolayı toprağın iyiden iyiye havalandırılması gerekmektedir.

Sonbaharda yapacağınız dikimler için yerlerinizi hazırlamalı, çukur açmalısınız. Bu dönemler boşalmış olan çiçek saksılarına ve çiçek tarhlarına sonbahar çiçekleri ekmek için en uygun dönemdir. Kışlık çiçek fideleri ve ilkbaharda çiçeklerini açan soğanlı bitkileri de ekebilirsiniz.

Toprağın veriminden endişe duyuyorsanız, organik gübre veya mineral bakımından zengin gübre takviyelerini uygulayabilirsiniz. Bu sayede toprağın bahar aylarına daha verimli girmesini sağlayabilirsiniz.

Çimlendirme yapmak isteyenler için en uygun dönem diyebiliriz. Toprak halen sıcaklığını koruduğundan çimlenme çok daha kolay ve rahat olacaktır. Sulama sıkıntısı yaşamayacağınız bir dönemdeyiz. Mevcut çimlerin düzenleme ve yama işlemleri de bu dönemde rahatlıkla yapılabilir. Sonbaharda bahçe bakımı oldukça önemli bir konudur. Bahçenizde yaptığınız her yenilik ve her dikim yağmurlar zaten yağıyor diye boş bırakılmamalı, sulama ihtiyaçları her daim kontrol edilmelidir.

18 Eylül 2017 Pazartesi

GAZANYA ÇİÇEĞİ

GAZANYA ÇİÇEĞİ

Gazanya çiçeği bazı bölgelerde Koyun GözüHazine Çiçeği olarak da adlandırılır. Bodrum papatyasına benzer, büyük, renk renk çiçekleri olan çok yıllık açık hava süs bitkisidir. Park, bahçe, bordur süslemelerinde kullanılır. Çapı 15 cm. genişliğe kadar büyüyebilen Gazanya çiçekleri turuncu, kızıl, pembe, beyaz, sarı, bronz ve altın renklerinde olur. Bitkinin bileşik çiçek tablasının dilsi çiçekleri, değişik renklerde benekli ve çizgili de olabilir.Bileşikgiller familyasındandır. Adını Yunanlı bitki bilimci Gazan'dan alan bitkinin anayurdu Güney Afrika’dır. 24 doğal ve birçok kültür türü ile günümüzde Dünyanın pek çok yerinde ve ülkemizde de yetiştirilmektedir. Gazanya Çiçeğinin bilimsel adı Gazania’dır. Türüne göre 15-30 cm. kadar boylanabilen, bazı türleri çok yıllık oldukları halde tümüne bir yıllık işlemi uygulanan otsu bitkilerdir.Gazanya Asteraceae (papatyagiller) familyasının Cichorioideae grubundan olduğu için Karahindiba ile benzerlik gösterir. Süs bitkisi olarak yetiştirildikleri yerlerde tohumlarının çevreye yayılmasıyla o bölgelerin doğal bitki örtüsü içinde yayılmışlardır. Gazanya çiçeğinde dal yoktur. Kazık kök tepesinden yapraklanır. Kış mevsiminin aşırı soğuk geçmemesi halinde bütün yıl yapraklı kalır.Kuraklığa dirençli yer örtücü ve bahçe süs bitkisi olarak genellikle güneş gören park ve bahçelerde yaz dönemi süslemelerinde kullanılır. Güneş alan balkonlarda saksı içerisinde de yetiştirebilinir.İlkbahar mevsiminde havalar ısındıktan sonra çiçeklenmeye başlar, sonbahar mevsiminin sonuna kadar çiçekli kalır. Gazanyaların çiçekleri 17.00 ile 09.00 saatleri arasında ve puslu, bulutlu ve güneşsiz havalarda bütün gün kapalı kalır. Çiçekleri solunca, solanlar sap uzantıları ile birlikte kesilip temizlenmesi halinde tekrar çiçeklenir. Tohum almak için sağlıklı olan birkaç solmuş çiçeğinden ayrılması gerekir.Ağır killi olmayan her toprakta yetişir. Toprak seçmez. Torf (Turba) ve benzeri topraklarda Gazanya çiçekleri güçsüz kalır. Gazanya tam gün güneşi sever. Ege ve Akdeniz bölgelerinde yakıcı öğle güneşi almaması halinde daha sağlıklı yetişir. Kuraklığa dayanıklıdır, rüzgardan zarar görmez. Fazla toprak seçmez, ancak kumlu veya suyu tutmayan geçirgen topraklarda iyi yetişir. Bol güneşi sever, öğleden sonra aşırı güneşten korunan, öğleden sonra yarı gölgeli olan yerlerde daha iyi yetişir. Toprağı kurudukça sulanmalıdır. İlkbahar başında ve yaz ortasına doğru olmak üzere toprağını yılda iki defa gübrelemek daha iyi sonuç verir. Devamlı çiçek açtığı için ilkbahar başında ve yaz ortasına doğru yılda iki defa gübre vermek, çiçeği besinsiz bırakmamak açısından gereklidir.

31 Temmuz 2017 Pazartesi

BİTKİ GELİŞİMİNDE KULLANILAN HORMONLAR




BİTKİ GELİŞİMİNDE KULLANILAN HORMONLAR


Bitki büyüme ve gelişmesinde en önemli rol oynayan hormonlardan 5 ana hormon grubu bitki bünyesinde mevcut olduğu yapılan araştırmalarda belirlenmiştir. Bunlar; Oxinler, Sitokininler, Gibberellinler ,Etilen ve ABA’dır. Bitki bünyesinde meydana gelen fizyolojik faaliyetlerin çoğunluğu bu hormonların kontrolü altındadır.
Hormonların etkileri daima bir denge içersinde birbirlerini tamamlayıcı veya bir diğerinin etkisini azaltıcı olarak ortaya çıkar. Günümüzde hormonlardan bitkilerde büyümeyi ve gelişmeyi yönlendirici özellikleri dikkate alınarak çok yönlü yararlanılmaktadır.
Çok sayıda kimyasal madde hormon olmadığı halde hormon olarak adlandırılmakta bu ise kavram kargaşasına neden olmaktadır. Bir bileşiğin hormon olarak nitelendirilebilmesi için ;
-Bitki bünyesinde oluşması,
-Oluştuğu yerden başka bir yere taşınabilir olması,
– Taşındığı yerde değişik yaşam olaylarını yönetmesi ve düzenlenmesi,-Çok düşük konsantrasyonlarda bu etkilerini göstermesi gerekir.
Bitki bünyesinde bulunan bu doğal bileşiklerin yanında bu bileşiklerin kimyasal yapılarına az veya çok benzeyen sentetik bileşiklerde yapılmış ve hormon etkilerinin olup olmadığı araştırılmıştır. Bunlardan birçoğunun bitkide doğal bulunanlardan çok daha aktif oldukları, yani çok daha az kullanıldıklarında benzer etkiler oluşturdukları belirlenmiştir. Bitki bünyesinde bulunmayan bu tip bileşiklerin doğal hormonlarla karıştırılmamaları gerekir. Bitkide mevcut olmadığı halde çok düşük miktarlarda hormon etkisini gösteren bu maddelere sentetik hormon adı verilmektedir. Kavram kargaşasını önlemek amacıyla bitkide hormon etkili tüm maddelere bitki büyüme düzenleyicisi denmektedir.
Hormonlar başlangıçta yalnız tohumların çimlenmesinde, meyve, fidan ve çeliklerin köklendirilmesinde kullanılmıştır. Daha sonra tohumdan hasada kadar geçen devrede verim artışı, ürün kalitesinin yükseltilmesi ve bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığın arttırılması amacıyla ülkemizde ve tüm dünya ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus diğer kimyasallarda olduğu gibi BGD ‘lerin de yazılı olan tavsiyeye uygun olarak kullanılması gerekmektedir.